Site Rengi

25.08.2020
2.692
Hizmet Tespit Davaları

1.GİRİŞ

Tespit davası HMK md. 106 uyarınca düzenlenmiş olup mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin talep edildiği dava türüdür. İlgili kanun maddesinde, davayı açacak kişinin güncel hukuki yararının bulunması gerektiği ve maddi vakıaların tek başına tespit konusunu oluşturulamayacağı belirtilmiştir. Maddî vakıaların tek başlarına tespit davasına konu yapılamayacağı; ancak bir hakkın yahut hukukî ilişkinin varlığının ya da yokluğunun belirlenmesi bağlamında tespit davasına konu yapılabileceği hususu hüküm altına alınmıştır. Bu çerçevede, maddî vakıaların tek başlarına tespiti isteniyor ise tespit davasına değil; delil tespiti kurumuna başvurulması gerekecektir.

Hizmet tespit davası ise 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86. Maddesinin 9. Fıkrasında düzenlenmiş olup “ Aylık prim ve hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde, iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.” Şeklinde hüküm altına alınmıştır.

5510 Sayılı kanuna göre sigortalı sayılan işlerde çalışanların ve sigortalı işçi çalıştıran işverenlerin kendi aralarında anlaşarak işverenin bu konudaki yükümlülüklerinin ortadan kaldırılması veya sigortalı çalışanın haklarından vazgeçmesi hususlarında yapacakları anlaşmalar geçersiz sayılmıştır. 5510 Sayılı Kanun’un  92.maddesinin 1.fıkrası uyarınca   “… Bu kanunda yer alan sigorta hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmak, azaltmak, vazgeçmek veya başkasına devretmek için sözleşmelere konulan hükümler geçersizdir.” denerek bu husus hüküm altına alınmıştır. Bu hükümle Anayasa madde 2 ile hüküm altına alınan sosyal devlet ilkesi gereğince sigortalı sayılan kişinin hak ve yükümlülükleri korunmuştur.

5510 Sayılı Kanun’un 8. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca yasa koyucu işverenlerin sigortalı sayılan kişileri, sigortalılık başlangıç tarihinden önce sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlü tutmuş ve bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverenlere  aynı kanunun 102. Maddesinde düzenlenen idari para cezalarının uygulanacağını öngörmüştür.

Hizmet tespit davası uygulamada daha çok 5510 Sayılı Kanun’a göre sigortalı sayılan işlerde çalışan kişilerin sigorta girişinin işverence yapılmadığı veya prime esas gün sayısının eksik gösterildiği durumlarda, işçinin haberi olmadan gerçekleştirilen sigorta giriş-çıkışlarının tespiti ve bu husustaki kayıtların düzeltilmesi için açılır. Ancak dava türü itibari ile tespit davası olduğundan yanlış yazılan kimlik kayıtlarının ve sigorta sicil numaralarının düzeltilmesi amacı ile de açılabilir.

2.HİZMET TESPİT DAVALARINDA GÖREV VE YETKİ

5510 Sayılı Kanun’un 86. Maddesinin 9. Fıkrasında yer alan açık hüküm gereğince hizmet tespit davalarının görülmesinde görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.

5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. Maddesi “İş mahkemelerinde açılacak her dâva, açıldığı tarihte dâva olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz.” Şeklinde hüküm altına alınan madde metninde açıkça görüleceği üzere İş Mahkemelerinde açılacak olan davaların davalının ikametgâh adresinde açılması gerektiği hususu düzenlenmiştir. Ayrıca işçinin işini yaptığı işyerinin bulunduğu yer mahkemesi de yetkili kılınmıştır.

3.DAVANIN RE’SEN SGK’YA İHBAR OLUNMASI

6552 sayılı Kanunu’nun 64 üncü maddesinin 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7 nci maddesinde yaptığı değişiklik ile madde metnine “Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında ferî müdahil olarak katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabilir. Kurum, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür.” Hükmü eklenmiş bu doğrultuda hizmet tespit davası açılırken işverenle birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu’na da husumet yöneltilmesi hususu ortadan kaldırılmıştır. Bu değişiklikten itibaren açılan hizmet davalarında SGK davalı olarak gösterilmeyecek olup dava re’sen kuruma ihbar olunacaktır. İhbar etkisi, ihbar edilen davada verilen hükümde yer alan tespit ve hukuki değerlendirmelerin, bu davanın sonucuna bağlı olarak açılan rücû veya tazminat davasında bağlayıcı olmasını ifade eder.

4.HİZMET TESPİT DAVALARINDA SÜRE

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86. Maddesinin 9. Fıkrasında “ Aylık prim ve hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde, iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.” Hizmet tespit davası açılabilmesine ilişkin hak düşürücü süre açık bir şekilde belirtilmiştir. Buna göre hizmet tespit davalarının açılabilmesine ilişkin olarak hizmetlerin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıllık süre öngörülmüştür. Söz konu 5 yıllık sürenin hukuki mahiyeti hak düşürücü süredir. Bu sebeple hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu iddiası davanın her aşamasında ileri sürülebilir.

Söz konusu hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da sigortasız çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz olarak devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü süre işlemez.

5 yıllık sürenin hizmetin geçtiği yılın sonundan başlamasında amaç, sigortalının çalıştığı süre içerisinde işverene karşı böylesine bir tespit davası açmasının hayatın olağan akışı içerisinde mümkün olmamasıdır.

Ayrıca sigortalının 5 yıllık hak düşürücü süre sonunda dava açmamış olması Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan diğer tespit yöntemlerinin kullanılarak hizmet tespiti yapılması talebinde bulunulmasını engellemez.

5.HİZMET TESPİT DAVALARINI AÇABİLECEK KİŞİLER

Hizmet tespit davasını kişinin kendisi veya kişi ölmüş ise  mirasçıları açabilir. Sigortalının kendisinin bu davayı açması durumunda 5 yıllık süre hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan itibaren işlemeye başlar. Ancak sigortalı ölmüş ise mirasçıların  bu davayı açma süreleri sigortalının ölüm tarihinden itibaren başlar. Mirasçıların hizmet tespit davası açabilmeleri için gerekli bir diğer önemli şart ise müteveffa sigortalının hayattayken bahsi geçen 5 yıllık hak düşürücü süreyi geçirmemiş olmasıdır.

6.HİZMET TESPİT DAVALARINDA ŞARTLAR

Hizmet tespit davasının açılabilmesi için sigorta kaydı yapılmaksızın bir çalışmanın meydana gelmiş olması veya sigorta primine esas gün sayısının eksik olarak gösterilmiş olması gerekmektedir.

Davanın açılabilmesi için HMK’ da yer verilen dava şartlarının bulunması gerekmektedir. Örneğin aynı hukuki durum için tarafları aynı hukuki sebebi aynı kesinleşmiş bir hüküm bulunmamalıdır.

Kişilerin iddiaları doğrultusunda Kurumca yapılan tespitlerde tespit tarihinden önceki bir yıl dikkate alınmaktadır. Bu nedenle bir yıldan daha uzun süreli hizmetlerin tespiti için yetkili mahkemede hizmet tespit davası açılması gerekmektedir.

7.HİZMET TESPİT DAVALARINDA DELİLLER

Hizmet tespit davasında taraflar farklı türde birçok delile dayanabilmektedirler. Bu deliller yazılı olabileceği gibi tanık beyanları gibi sözlü delillerden de olabilir. Bu sayede işveren karşısında delil konusunda daha olumsuz koşullarda bulunan işçilerin iddialarını ispatlamaları kolaylaştırılmıştır. Tanık deliline dayanılarak bir hüküm tesis edilebilmesi veya tanık delilinin etkili bir delil olabilmesi açısından dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış veya komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan resmi kayıtlara geçmiş bordolu çalışanlarından seçilmesi gerekmektedir.

Tanık beyanları haricinde işçinin tespiti istenilen sürede işyerinde çalıştığına dair her türlü yazılı emare delil niteliği taşımaktadır. Mahkemeler tarafından en fazla itibar edilen yazılı belgeler işçinin özlük dosyaları, sözleşmeler, ücret bordroları ve yasal defter kayıtlarıdır.

SONUÇ

Yukarıda izah olunduğu üzere işçinin kendisinden habersiz sigorta giriş-çıkışlarının yapıldığı durumlarda veya işçinin hiç sigortalı olarak kaydedilmeden çalıştırıldığı durumlarda bu hususların işçi aleyhine olumsuz bir durum oluşturduğundan işçinin emekli aylığı miktarı veya emekli aylığı alabilmesi hususlarının tehlikeye düşmemesi açısından kanun sigortalılara veya sigortalı sayılan işçilere hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan itibaren başlamak üzere 5 yıl içerisinde hizmet tespit davası açma hakkı tanımıştır. Alo 170’e yapılacak ihbarlar neticesinde gerçekleştirilen denetimler sonucunda geriye dönük olarak en fazla 1 yıllık hizmet tespiti yapıldığından hak kaybına uğramak adına daha fazla olan hizmetlerin tespiti için muhakkak hizmet tespit davası açılmalıdır.

 Av. Aynur BİNGÖL

Ziyaretçi Yorumları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.